Zam Yağmurları!

Günlerimiz yaşamın gündelik uğraşları ile geçiyor. Bu günlük ihtiyaçları karşılayabilmek için her günümüz çalışmak ile geçip giderken bir de üzerine zamlar ekleniyor. Bu durumun yaratmış olduğu sıkıntılar da dahil olunca yaşam daha da can sıkıcı bir hal alıyor. Bir aile, bir öğrenci için durum yeni sorunları beraberinde getirirken bunun toplumda yarattığı sosyo-psikolojik etkisi de bir kaos etkisi yaratıyor.
Ekonomideki bunalımın halka yansıması sofraya gelen yemekte, aldığımız bir kıyafette, sudan sabuna her şeye yansımasında görüyoruz.
Edirne’de de durum aynı, her şey pahalı. Asgari ücret ile geçinmeye çalışan, bir bursla eğitimini sürdürmeye çalışan öğrenci ve yoksulluğun dibe vurduğu, seçim dönemleri dışında kimsenin pek uğramadığı işşiz gençlerin ve okula gitmeyen- gidemeyen çocukların olduğu mahallelerde yaşayan yurttaşlar. Zenginin çoktan köşeyi dönüp; hayatın bu gerçekliğinden çoktan uzaklaştığında geride kalan, gün geçtikçe artan cahillik, yerlerde gezen eğitim sistemi ve yaşam şartlarının ağırlığı altında günlerin geçip gitmesi… Faturalara gelen zamların ardından şimdi de ETUS’a zam geldi. Ekonomideki bu krizin faturası da yine emekçi halka kesildi. Esnaf direnmeye çalışıyor, girdiğiniz bir bakkalda; “Su ne kadar?” diye sorduğunuzda; “Söylemeye çekiniyorum fiyatını ama..” diyerek söze başlıyor esnaf. Kimisi de kepengini çoktan indirdi. Amacım elbette içinizi karartmak değil. Ama memlekette ya da yaşadığımız şehirde her şey öyle hızlı gelişiyor ki artık iyi bir haber duymak, okumak oldukça nadir rastlanan bir durum. Çorlu’daki şarbon salgını da bir önceki cümleye örnek teşkil ediyor. Memlekette satılmayan, özelleştirilmeyen bir şey kalmadı, dışa bağımlı bir ülke yaratanların kurduğu sistemde hala bir umudu olanlar ile yaşamın zorluklarına karşı birlikte göğüs germeye çalışıyoruz.
Okullar açılıyor her şey ateş pahası, yayınevleri kapanıyor. Bunu fırsat olarak kullanıp, acaba halkı daha nasıl yoksullaştırabiliriz, diye çaba içine girenler de unutulmamalı. Aslında yapılan hiçbir şey unutulmadı. Halka bunu reva görenler, tarih onları affetmeyecek.
Bunca yıldır yaşama tutunup ayakta kalmaya çalışan halkın direnci devam edecek. Ama saltanatlık çökecek! Adnan Yücel’in dediği gibi; ‘’Bu günlerden geriye, bir yarına gidenler kalır, bir de yarınlar için direnenler.. ‘’