featured

Koronavirüsten Hayatını Kaybeden Sağlık Çalışanları Anıldı

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Edirne Tabip Odası, koronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden sağlık emekçilerinin birinci yıl dönümünde Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi binasının önünde andı. Prof.Dr. Gürcan Altun; “Bugüne kadar ülkemizde 2,8 milyonu bulan insanımız hastalanmış, ölüm sayısı resmi rakamlarla dahi 30 bine ulaşmıştır. Yitirdiğimiz 385 sağlık emekçisi ile dünyadaki en yüksek kayıp rakamlarına ulaştık.  Hepsini bugün saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz” dedi.

Edirne Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Gürcan Altun; “Pandeminin tüm yükünü sağlık emekçilerinin üstüne yıktığınız, süreci yönetemediğiniz, bizleri koruyamadığınız için tükendik ve öldük. 11 Aralık 2019 tarihinde Çin’in Wuhan eyaletinde görülerek tüm dünyaya yayılan Sars-CoV-2 virüs enfeksiyonu kısa sürede DSÖ tarafından küresel alarm verilerek pandemi ilan edilmişti. Ülkemizde ise ilk vakanın 11 Mart günü görüldüğü açıklanmıştır. Pandeminin başlangıcından bugüne kadar 117,5 milyonu aşkın kişi hastalanmış, 2,6 milyonun üzerinde insan ise ölmüştür. Virüsün ülkemize daha geç gelmesinin yarattığı iyimser hava, rakamlar üzerinde oynama, gerçek verilerin toplumla paylaşılmaması ve gerekli önlemlerin zamanında alınmaması ile bir süre sonra ortadan kalkmış, turkuaz tablo kara tabloya dönüşmüştür. Bugüne kadar ülkemizde 2,8 milyonu bulan insanımız hastalanmış, ölüm sayısı resmi rakamlarla dahi 30 bine ulaşmıştır. Yitirdiğimiz 385 sağlık emekçisi ile dünyadaki en yüksek kayıp rakamlarına ulaştık.  Hepsini bugün saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz” dedi.

Pandemi sürecinde siyasetin sağlığın önüne geçtiğini söyleyen Prof. Dr. Altun; “Pandemi dünyada neoliberal özelleştirmeci sağlık politikalarının sonucu olarak artmış, birçok ülkede sağlık sistemi iflas etmiş, koruyucu ve toplumsal sağlık hizmetlerinden uzaklaşma sonucu salgın önlenemediğinden bugünkü acı tablo ile karşılaşılmıştır. Pek çok ülkeyi çaresizliğe mahkûm eden bu salgın, kamusal sağlık anlayışının yaşamsal önemini bir kez daha hatırlatmıştır. Ülkemizde ise tüm bunlara ek olarak salgın epidemiyolojik veriler ışığında değerlendirilmemiş, günlük politikalar ile yönetilmeye çalışılmıştır. Ne yazık ki siyaset ve ekonomi insan yaşamının ve bilimin önüne geçmiştir. Oysaki başka bir sağlık sistemi, başka bir dünya mümkündür.

Bir yıllık sürede ısrarla sosyal ve ekonomik destek ile toplumsal hareketliliğin kısıtlanması sağlanmamış, aktif sürveyans ve filyasyon bir yana, endikasyonu olan herkese dahi test yapılmamış, hastane tedavisi gerekmeyen hastaların izolasyonunda sorunlar yaşanmış, vaka sayılarının düşük gösterilmesi ile bulaş zinciri Sağlık Bakanlığı eliyle büyütülmüştür. Kasım-Aralık aylarında ise sağlık sistemi çökme noktasına gelmiş, ancak sağlık emekçilerinin özverili ve canla başla çalışması sonucu tablonun olabildiği kadar kötüleşmesi önlenmeye çalışılmıştır. Pandeminin sahada karşılanamaması sonucu 2. ve 3. basamak hastanelerde hasta yoğunluğu artınca, servisler ve yoğun bakımlarda yer bulma sıkıntısı yaşanması üzerine boş alanlar yataklı servis veya yoğun bakımlara dönüştürülmüştür. Bu durum Gaziantep’te çıkan yangında yaşandığı üzere ölümleri arttırmıştır. Pandemi ülkemizde ve dünyada eşitsizlikleri gözler önüne sermiş ve artırmış, en fazla yoksul, işçi, işsiz, dar gelirli kesim hastalanmış veya ölmüştür.

Pandeminin ancak ortak akılla çözülebileceği bilinmesine rağmen iktidarın her şeyi ben bilirim, ben yaparım mantığı hakim olmuştur. Sağlık Bakanlığı’nın Bilim Kurulu yapılanması olumlu karşılanmasına karşın başta Türk Tabipleri Birliği olmak üzere tüm sağlık meslek ve emek örgütlerini sürece dahil etmemesi, bilgi paylaşmaması ve şeffaf olmaması en büyük eksiklik olmuştur. İktidar pandemiyi fırsat bilerek antidemokratik uygulamalarını artırıp, bir basın açıklamasına dahi izin vermezken, tüm Demokratik Kitle Örgütleri, barolar ve derneklerin genel kurullarını iptal ederken, kendisi hınca hınç dolu salonlarda kongrelerini gerçekleştirip, vatandaşa yasakladığı cenaze törenlerini kalabalıklarla yaparak pandeminin eşitsizliğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. “dedi.

KONTROLSÜZ NORMALLEŞMYE GİDİLMİŞTİR”

Prof. Dr. Altun; “Dünyada ve ülkemizde varyant virüs artışı hızla devam etmektedir. Son açıklanan haritada ülkemizin yarısından fazlası çok yüksek risk ve yüksek riskli iken ve yeni tedbirler alınması gerekirken kontrolsüz bir normalleşmeye gidilmiştir. Bunun sonuçları ne yazık ki hepimize tüm toplum olarak yeni bir pandemi artışı olarak yansıyacak, bu durum ise yeni hastalanma ve ölüm oranlarını da beraberinde getirecektir” açıklamasını yaptı.

TOPLUMSAL SAĞLIK İÇİN DEMOKRASİ VE ADALETİ SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Sağlık Bakanlığı’na seslenen Prof. Dr. Gürcan Altun; “Buradan Sağlık Bakanlığına çağrımızı yineliyoruz. Toplumsal hareketliliğe ve iller arası geçişlere, illere göre varyant virüs analizi yapılıp yeterli test ile uygun izolasyon önlemleri alınarak epidemiyoloji bilimi ışığında düzenleme getirilmeli, aşı doz ve hız oranı arttırılarak toplumsal bağışıklık hızla sağlanmalıdır. Tıp eğitimi başta olmak üzere eğitimi niteliksizleştirenlere; yanlış politikalar sonucunda toplum sağlığını bozanlara, bir avuç yandaşı zenginleştirirken, derinleşen ekonomik krizin bedelini sağlık çalışanlarına ve topluma ödetenlere; demokrasinin en temel değeri olan ifade özgürlüğünü, hukukun üstünlüğünü yok sayan anlayışa karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Toplumsal sorunlar da dâhil, hastalıklara neden olan bütün etkenlerle mücadele ederken, dün olduğu gibi bugün de hakikatin ve bilimin ışığında, korkmadan, hekimlik değerlerinin bize yüklediği sorumlulukla toplumsal sağlık için demokrasi ve adaleti savunmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

SAĞLIKTA ŞİDDET YASASI ÇIKARILSIN”

Prof. Dr. Altun,14 Mart Tıp Bayramı’nın da yaklaşması sebebiyle ortak talepleri dile getirrerek şunları söyledi: “COVID-19 meslek hastalığıdır, önerdiğimiz yasa tasarısı kabul edilsin. Toplumsal sağlık için güçlü ve etkin birinci basamak sağlık örgütlenmesi sağlansın. Şiddetsiz bir sağlık ortamında çalışabilmek için yeni ve etkili “Sağlıkta Şiddet Yasası” çıkarılsın. Emekliliğimize de yansıyacak temel ücret ile ekonomik ve özlük haklarımız iyileştirilsin. Özgür ve bilimsel çalışma ortamı için meslek örgütleri üzerindeki baskılara son verilsin. Liyakatsiz atamalar, tip sözleşme dayatmaları, tıp eğitimini niteliksizleştiren, altyapısı uygun olmayan tıp fakültelerinin açılması durdurulsun” ifadelerine yer verdi.

BİR DOKTOR ÖLÜRSE, KURTACAĞI BİR HASTA ÖLÜR”

Anma töreni sonrası gazetecilere açıklamalarda bulunan Edirne Belediye Başkan Yardımcısı Dr. Ertuğrul Tanrıkulu; “ 11 Mart Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü  gündü ve o zaman biz bütün kurallarla ve  genelgelerle uyarıldık.Ve 11 Mart 2020 tarihinden sonrada tüm dünyayı saran bu pandemi ile uğraşmaya devam ediyoruz. Bu ciddi bir savaş, hatta bu bir dünya savaşı. Bu savaşın da neferleri, askerleri var. Neferlerinin en önünde sağlık çalışanları var. Birçok meslek grupları bu konuda mücadele veriyor. Ne yazık ki 385 tane sağlık çalışanımızı kaybettik. Her ölüm erken ölüm. ama bunlar gerçekten çok erken oldu. Bir doktor öldüğünde aslında onun kurtaracağı hayatlar, canlar, hastalar da ölüyor ya da etkileniyor.Biz sağlık çalışanlarımızı, halkımızı koruyamadık. koruyabilirdik çok ciddi bir mücadele ettik. Bütün eforumuzda var. Gücümüzde var. Sağlık alt yapımız da var. Almanya’da Avrupa’da sağlık çalışanlarıyla, Dünya Tabipler Birliği’yle, TTB ile  görüşüyoruz. Sağlık çalışanlarımız çok zor şartlar altında çalışıyorlar. var. Bizler gerçekten çalışırken aslında ailelerimizi, kendimizi kaybediyoruz. Ve ona  rağmen ölüyoruz, şiddete maruz kalıyoruz ve çok ciddi şekilde yoksunluklar yaşıyoruz. Ama bugün 11 Mart 2021 ve biz bugün tüm Türkiye’de Türk Tabipler Birliği olarak Kovid den dolayı kaybettiğimiz sağlık çalışanlarını andık. Bir hekim, bir sağlık çalışanı  Kovid-19 yüzünden hayatını kaybettiğinde meslek hastalığı sayılmaması gibi bir şey olabilir mi? Ne yazık ki biz bunu bile kabul ettiremedik. Bir Aile Hekimimiz vefat ettiğinde geride iki tane bebeğini bıraktı. Devlet ana dediğimiz, bizi sarıp sarmalayan vergilerimizle oluşturduğumuz bu argüman herkesi korumalıdır, sarıp sarmalamalıdır. Bu hekimde olabilir, öğretmen de mühendiste, basın çalışanı da olabilir. Biz o yüzden bu mekanizmayı kuruyoruz zaten. Biz o yüzden vergilerimizi veriyoruz. Diyoruz ki ey devlet bize bak, zor durumda kaldığımızda esnafız bize bak diyoruz. Büyük bir yılgınlık oldu. Sağlık çalışanları korkunç saatlerde  çok zor şartlar altında çalışıyorlar. 1 yıl geçti, sağlık sistemi olarak artık tükendik. Sağlık çalışanlarımız artık tükendi. Bir an önce bütün akil insanların, erklerin, bizi yöneten insanların, kimseyi ötelemeyerek buna müdahil olması gerekiyor.ve ne yapabiliriz’i konuşmamız gerekiyor. Bizimle konuşacaklar. Türk Tabipler Birliği’ni, SES’i öteleyerek değil meslek örgütleriyle konuşacaklar. O kadar basit ki biz bunu bile yapamıyoruz. Bütün meslek şehitlerimizi saygıyla anıyorum” dedi. Kaynak: Edirne Gerçek Gazetesi

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Koronavirüsten Hayatını Kaybeden Sağlık Çalışanları Anıldı

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Edirne Gerçek Gazetesi - Edirne'nin Gerçek Sesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin